Yorum bırakın

aldatılıyorum o hâlde yokum..


Bugünlerde bir hayli şaşkın bakıyor gözlerim olağanüstü oluşumlara. Soru işaretlerini alelade kullanır oldum yaşananlardan sonra. Dün inandıklarım, bugün karşımda durmakta, şımarık bir çocuk edasında. Düşüncelerim kısa devre yapmış durumda, okuduklarım soğuk duş etkisinde, gördüklerim ise bilinç bulantısına sebep.

Ve siyaset… daha bir farklı görünüyor şimdilerde. Değişen neydi ki hakikatte? Siyaset mi siyasiler mi? Yoksa farklı bakan ben miyim? Ya da gözümüzün önüne sunulan siyaset bir hayli örtülü müydü? Sormak istiyorum tüm hayal kırıklığımla; biz hangi oyunun domino taşıydık? İnanç surlarının tek tek parçalandığı şu günlerde, hakkın içine kaçmış batılcıkları nasıl fark edeceğim?

Sorular, sorular ve sorular… Zihinsel tatminsizliğimle cebelleşmekteyim tüm benliğimle. Kof nutuklara karnım doymuş, isyanım görmek istememe, isyanım hakikat arayışıma, isyanım sloganlara sıkıştırılmış mücahitlere… ve isyanım sana ey kendini dava savunucusu olarak anan ama davayı rozetinde bırakan, cihadını çığlıklarıyla ölçen… ve isyanım sana ey insan; kendi düşünsel sınırlarında kendini boğan, boğulurken dahi gereksiz bir kabullenişle havaya olur olmaz sözcükler savuran…

Artık ayırmak istiyorum kendimi kalabalıklardan, koca aldanış kitlesinde nokta kadar da olsa boşluk oluşturmak istiyorum, korsan davacıları yolumdan çekerek ilerlemek istiyorum. Kulaklarım tıkalı coşkuyla gerçekleştirilen uyaklı dörtlüklere. Tenha bir köşede ağlamak istiyorum yalnızca. Ağlayışım anlayışımdan değildir belki ama, gözyaşlarımla açılır gözlerim umudu var içimde.

CEMİYETSEL bir yanılgıdan MENFÎ bir arayışa geçmek niyetim. Şimdi bırakın sessizce sıyrılayım aradan; ne varlığımı fark edin ne de yokluğumu.

Fatma Kevser Tilkici/özgürdüşünür/Fkt

Yorum bırakın